Hoş Görü, günümüzde çokça kullandığımız bir kelime ve bu kelime bolca Hz. Mevlâna' ya atfedilir. Herkese, her şeye tahammül etmek, istemesen de anlayış göstermek, farklı olanı kabullenmek anlamında güzel bir huydur, ama bazen bu anlayış, sadece “katlanmakla, müsamaha göstermekle, tahammül etmekle veya göz yummakla” sınırlı kalır. Katılmasak da “hadi varsın olsun, böyle olsun” diyorsak, bu İçten değildir! Sadece çatışmadan kaçmak için gösterilen bir sessizlik, bir yüzeysel kabulleniştir. Oysa Hz. Mevlâna’nın, Yunus’un ve tüm irfan yolcularının gönlünde hoşgörüden öte bir hal vardır: HOŞ NAZAR! Hz. Mevlâna eserlerinde sıkça "güzel nazar, gönül gözü, hakikati gören göz, güzel gören kişi" gibi temaları işler.


Hoş nazar, Farsça “hoş” (güzel) ve “nazar” (bakış) kelimelerinden doğar. Sadece anlamak ya da tahammül etmek değil; gönülden, güzel gözle, sevgiyle bakmak demektir. Karşındaki insanın kusuruna değil, özüne bakan bir bakış! Onun yaratılan olmasına, ilâhi sır taşıyıcılığına nazar eden bir bakış! Tasavvuf yolculuğunda hoş nazar, bir kalp terbiyesidir. Hoş görüde sabır vardır, hoş nazarda ise Allah sevgisi! Hoş görü “nefse rağmen” tahammül etmektir; hoş nazar ise, “gönülden ve aşkla” görebilmek! Hoş görüde susmak ve göz yummak vardır; hoş nazarda duacı olmak, yüreğiyle sarılmak, hikmetle bakmak vardır.


Hz. Mevlâna özetle der ki: "Güzel bakan, güzel görür; güzel gören, hayatından lezzet alır."

  • “Gönül gözünü aç, görür olasın!”: Bu beyit doğrudan Mesnevi’de yer almaz, ancak Hz. Mevlâna’nın eserlerinde sıkça geçen “gönül gözü” temasıyla uyumludur. Benzer ifadeler, özellikle Mecâlis-i Seb’a ve Divân-ı Kebir’de görülür.
  • “Bakış temiz olunca, gönül de temizlenir": Mesnevi’de “ayna”, “gönül”, “nazar” gibi tasvirler sıkça geçer. Bu beyit, doğrudan Hz. Mevlâna'dan bir alıntı değildir ancak Hz. Pir' in ifade etmek istediği hoş nazarın anlamıdır. Gönlünde kin, kıskançlık, öfke taşımayan, bakan gözünde nefs perdesi olmayan insan, her şeyi yerli yerinde görür. Dış görünüşe değil, onların canlarındaki ilâhi sırra bakar.

Yunus Emre'ye atfedilen "Yaradılanı severim, Yaradan'dan ötürü" sözünü hatırlayarak, yalnızca anlayan değil, Yaradan'dan ötürü seven; yalnızca tahammül eden değil, Yaradan'dan ötürü rahmetle bakanlardan olalım. Bakışımız güzelleşirse, içimiz de güzelleşir.