Mezar taşları kültürel açıdan, üzerinde bulunan sikke, sarık ve bazı motiflerden, o kabirde bulunan şahsın cinsiyetini, ilmi kariyerini, tasavvuftaki mertebesini, siyasi ve sosyal statüsünü yansıtır. Kültür tarihimiz açısından pek çok şey ifade eden bu tarihi malzeme, sanat tarihi yönünden de geçmişe ışık tutmakta, sanatın estetik ve inceliklerini günümüze taşımaktadır. Mezar taşları her yönüyle pek çok tarihi sırları bünyesinde gizlemektedir. 

Mezar taşlarının önemli bir grubunu tarikat mensuplarına ait mezar taşları oluşturmaktadır. Anadolu’nun hemen her köşesine yayılmış Mevlevi, Bektaşi, Kâdiri tarikatı mensuplarına ait mezar taşlarına rastlamak mümkündür. Her mezar taşı üzerinde taşıdığı semboller, motifler, geometrik şekiller ve kitabelerle ait olduğu tarikatın geleneğini yansıtır. Bu yönden Mevlevi mezar taşlarında yer alan motif ve semboller de geniş anlamlar ifade etmektedir. Mevlevi mezar taşlarında yaygın olarak karşımıza çıkan sembol, destarlı taç şeklindeki sikkelerdir. Özellikle erkek mezar taşlarında destarlı ve destarsız sikkeler baş taşı olarak kullanılmıştır. Hanım Mevlevilerin mezarlarında ise daha çok süsleme motifler ve geometrik figürler bulunmaktadır. Ayak taşlarında, erkek ve kadın mezarlarında ayrım yapılmaksızın fazlaca bitkisel bezeme kullanılmıştır.  

Mevlevi mezar taşlarında sikkeden sonra kitâbe içerisinde “Hû” veya “Yâ Hû” ifadeleri mezar taşı sahibinin Mevlevi olduğunu gösterir. Kitabelerde ayrıca, Tarîkat-ı Mevlevîyyeden, Sülâle-i Hazret-i Mevlâna, Tarîkat-ı Aliyye veya Mevlevîyyeden gibi ifadeler, ölenin Mevlevi olduğunun ifadesidir. Yine kitabelerde geçen Çelebi, Dede, Şeyh, Hücre-nişin, Mesnevihan, Pazarcı Derviş ve Türbedar gibi sıfatlar da, Hakka yürüyenin görevini belirtir. 

Eskişehir Mevlevihanesi kitabından alıntı

Fotoğraf: Eskişehir Mevlevihanesi post-nişinlerinden Hasan Hüsni Dede ve babasının kabirleri. Eskişehir Mevlevihanesi Hamuşanı, Kurşunlu Külliyesi, Odunpazarı, Eskişehir